Sağlıklı yaşamın temelinde hem doğru beslenmek hem de fiziksel olarak aktif olmak birlikte yatar. Zayıflama sürecinizdeki değişkenlere bağlı olmakla birlikte, genelde diyet yaparken bir noktada herhangi bir fiziksel aktiviteye de başlamak size her anlamda fayda sağlayacaktır.
Öncelikle şunu bilmelisiniz ki, hızlı kilo verme isteği bütünüyle sağlığa aykırı bir istektir. Hızla kilo verme isteği, sonucunda aç bırakan şok diyetler ve/veya güvenilir olmayan ürünleri kullanma gibi tehlikeli zayıflama yöntemlerine başvurmanıza sebep olacaktır. Zayıflama sürecine girmeden önce bu sürecin beslenme alışkanlıklarınızı değiştirecek ve ömür boyu sağlık ve mutlulukla yaşamanızı sağlayacak sabır gerektiren bir süreç olduğunu kabul etmeniz gerekir. Kısa vadeli ve hızlı sonuç almaya yönelik beklentilerle yapılan diyetler istenilen ağırlık kaybını sağlasa da, sonrasında kaybedilen kiloların hızla alınmasına ve sorunlara yol açacaktır.
Kilo almaya çalışmak çoğunlukla vermeye çalışmaktan daha zordur. Çünkü bedenin kapasitesi zorlanır. Fakat en başta altta yatan nedeni bilmek çok önemlidir. Neden bulunduktan sonra doğru bir beslenme programıyla yola çıkmak sizi çözüme ulaştıracaktır.
Besin seçiminizi yaparken duygularınıza fazlaca kulak veriyor olabilirsiniz. Yemekler insana güven verir, tükettiğiniz zaman nasıl hissedeceğinizi her zaman bilirsiniz, bu doğru. Fakat yalnızca geçici çözüm getirdiğini unutmamak gerekir. Duygusal açlığınızı besinlere yönelmek yerine çeşitli hobilere yönelmek ile kapatmaya çalışın. Denediğinizde işe yaradığını göreceksiniz.
Ne yazık ki diyet yaparak yalnızca bölgesel bir incelme sağlamak mümkün değildir. Karın çevresi yağlanmasını önleyen bir takım besinler var olsa da, özel bir toparlanma ihtiyacında iseniz sporla mutlaka desteklemeniz gerekecektir.
Kilo kontrolünde başarı sağlayan kişilerin en temel özelliği “gerçekçi olmalarıdır. Eğer kendinizi iyi tanıyıp her zaman uygulayabileceğiniz bir beslenme programı uygulayabilirseniz yaşam boyu aynı düzende kalmayı başarır ve kilonuzu korursunuz. Gerçekçilikten uzak ve katı uygulanan diyet listelerinin ömrünün kısa olduğunu söyleyebilirim.
Kilo problemi yaşayanların pek çoğunda yeme bozukluğu var. Yani duygu durumundaki değişikliğe göre yemek miktarı artıyor ve ya azalıyor ve dolayısıyla kiloda sürekli bir dalgalanma oluyor. Bu noktada beslenme eğitiminin yanında psikolojik destek alarak stresle baş etmeyi öğrenirse kilo korumak daha kolay. Kişinin kilo alma sebebi sadece metabolik bozukluksa ( şeker, tiroid vb...) doğru beslenmeyi öğrendiği taktirde kilosunu koruyabilir.
Günümüzde medyanın da bize “zayıf “ kavramını dayatmasının sonucu olarak yediden yetmişe herkes daha zayıf olmanın peşinde. Hatta artık zayıf olmak bile yeterli gelmiyor, fit görünmek ( daha kaslı ve sıkı) için uğraşıyoruz. Daha az kalori alıp daha çok spor yapıyoruz. Belli bir noktaya kadar sağlıklı beslenmek ve spor yapmak çok güzel fakat bunun aşırıya kaçması yeme bozukluğu ve spor bağımlılığını yanında getiriyor. Bu yüzden sıfır beden olmak için değil sağlıklı bir bedene sahip olmak için özen göstermeliyiz.
İnsan vücudunun; beyninin %75’i, kanının % 92’si, kaslarının %75’i ve kemiklerinin %22’sinin sudan oluştuğunu göz önünde bulundurursak metabolizmanın en önemli ihtiyacının su olduğunu anlayabiliriz. Ortalama 2.5 litre suyu tüketemeyen bireylerde metabolizmada yavaşlama, yorgunluk, astım ve alerjilerde artış, kandaki sıvı azalmasına bağlı olarak kan akışının azalması ve kan basıncının artması, cilt problemleri, kolesterol, sindirim bozuklukları, mesane ve böbrek problemleri, kabızlık, eklem ağrıları ve metabolik hızın düşmesine bağlı olarak kilo artışı.Ramazan döneminde yaşanan hareketsizlik ve uzun süreli açlığın ardından yapılan yemek seçimleri ve susuzluk mide ve barsak sistemini etkileyebilir.
Kas, yağ ve su oranını belirleyen ölçüme vücut analizi denir. vücut analiz cihazımızla ölçümleriniz yapılmaktadır. Yapılan ölçümler referans değerlerle kıyaslanır. Danışmanlık süreci boyunca danışanın değerleri baştan sona kayıt edilir ve yorumlanır.
Bir başka şehirde, yurtdışında yaşayan ya da yüz yüze danışmanlık hizmeti alamayacak kişilere yönelik yaşamını kolaylaştıracak profesyonel ve sağlıklı bir diyet hizmetidir. Bu süreçte beslenme uzmanı ile kısa bir ön görüşme yapılır. Danışmanlık sürecinizde etkileyecek olan kan değerlerinizin detaylı görüldüğü bir tahlil listesi ister. Beslenme uzmanımız sizi tüm sağlık sorunlarınızla ve beslenme düzeninizle tanımış olur. Beslenme programınız hazırlanır. Bu süreçte belirlen aralıklarda kontroller sağlanır.
Tamamen kişiye özgü bir beslenme programı uyguluyoruz. Bu beslenme programını hazırlarken bireyin tüketmeyi sevdiği besinleri dikkate alarak, severek tükettiği besinlere beslenme programında yer vererek hazırlıyoruz.
Her bireyin metabolizma hızı ve tüketmeyi sevdiği besinler farklıdır. Bir insana kilo verdiren program, bir başkasının kilo almasına sebep olabilir. Bu yüzden internetten bulunabilen ve kulaktan dolma diyetleri uygulamaya çalışmayınız.
Kişi ideal kilosuna gelene kadar ve yaşadığı sağlık sorunları varsa onları ortadan kaldırana kadar diyet yapılmalıdır.
Gebeliğe obez başlayan anneler için sağlıklı bir doğum sürecine girilebilmesi adına bir uzman kontrolünde ilk 3 ay zayıflama diyeti uygulanabilir. Daha sonrasında, annenin kilosu halen çok yüksek ise ağırlık kazanımını minimal düzeyde tutmayı sağlayacak bir beslenme programı ile anne kontrol altında tutulabilir. Ancak 3. aydan sonra zayıflama diyeti verilmez.
Emzirmek zaten başlı başına annenin ağırlık kaybetmesini sağlayan bir durumdur. Emzirme esnasında hızlı kilo vermek için yapılan gereksiz kalori kısıtlaması, uzun vadede sütünüzün kalitesini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle kilonuzla ilgili kaygınız varsa bu dönemde zayıflamaya yönelik girişimde tek başınıza davranmayınız. Mutlaka bir uzmandan destek alınız.
Genel olarak sağlıklı beslenen çocuk, sağlıklı çocuktur. Ancak kış aylarında özellikle okula giden çocukların bağışıklık sistemi zayıflar ve daha fazla hasta olurlar. Bu noktada sabahları mutlaka C vitamininden zengin olan portakal suyu, zencefil-bal-limon karışımı ve demirden zengin olan keçiboynuzu pekmezi tüketilmelidir. Gün içerisinde mutlaka 3 porsiyon taze meyvenin yanında 1 bardak kefir tüketilmesi çocukların bağışıklığı üzerinde olumlu etki sağlayacaktır. Çocuklarda fazla bitki çayı kullanımı sağlıklı olmadığı için günde 1-2 fincan ekinezya ve kuşburnu çayı tüketilebilir.
Özellikle kış aylarında hem havanın soğuması hem de kapalı alanlarda daha sık kalmamız nedeniyle mikrobik durumlara daha açık olmamız nedeniyle daha sık hastalanırız. Bağışıklık sisteminizi ayakta tutan en önemli faktör beslenmenizdir ve dolayısıyla bu dönemde yeterli ve dengeli beslenmek size hastalıklara karşı korur.
En önemli hatalardan birisi sahura kalkmadan oruç tutmak. Kan şekeri dengesini iki öğünle bile sağlamakta zorlanırken tek öğünde sağlamak neredeyse imkansız. Ayrıca tek öğünde tüm enerji ihtiyacını karşılamak midenizin rahatsızlarını tetikleyecektir. İkinci hatamız; hızlı ve fazla besin tüketimi. Gün boyu boş kalan mideye ani yükleme yapmak ve özellikle karbonhidrat oranı yüksek besinleri (ramazan pidesi, güllaç, hurma gibi...) fazla miktarda tüketmek kan şekeri seviyenizin aniden yükselip, düşmesine sebep olur. Bu durum ise uzun vadede insülin direncinin gelişmesine sebep olur. Üçüncü hata ise yetersiz su tüketimi. Özellikle son dönemde ramazanın yaz aylarına denk gelmesi su tüketimi konusunda daha dikkatli olmamızı gerektiriyor.