Hem sağlıklı hem de sürdürülebilir bir diyete ulaşmanın mümkün olabileceğini bulunsa da otomatik olarak el ele gittiğini varsaymamalı. Tüketicilerin sürdürülebilir diyet anlayışı genellikle zayıftır ve bu toplumsal hedeflerin her ikisini de yerine getirebilecek diyet önerileri oluşturmak için daha etkili bir araştırma ve iletişim kombinasyonuna ihtiyaç vardır.
İklim değişikliğine katkıda bulunan toplam yıllık sera gazı emisyonlarının yaklaşık %20-30’u, esas olarak yeterli miktardan daha fazla et ve süt ürünleri tüketiminden kaynaklanan diyet alımından kaynaklanmaktadır. İklim değişikliği üzerindeki etkiyi azaltmaya yardımcı olduğu düşünülen diyet değişiklikleri, bu ürünlerin alımının azaltılmasını ve enerji alımının sağlıklı bir vücut ağırlığını korumak için gerekli olanla sınırlandırılmasını içerir. Bununla birlikte, erken sonuçlara varmadan önce bu tür yaklaşımların uygulanabilirliği ve hem sağlık hem de çevre için istenmeyen sonuçları göz önünde bulundurulmalıdır.
Tüketici açısından bakıldığında, literatür, et alımının azaltılmasına karşı direnç olduğunu göstermektedir. Bitki bazlı bir diyet, özellikle erkekler tarafından protein açısından yetersiz görülmektedir. Buna ek olarak, zaten aşırı tüketmelerine rağmen diyetlerinde proteini artırmaya çalışan insanların yaygın bir eğilimi vardır, bu da protein gereksinimleri hakkında bir yanlış anlama olduğunu gösterir. Bunun nedeni, düşük karbonhidratlı diyetlerin popülaritesi olabilir.
Çevresel bir perspektiften bakıldığında, araştırmalar, bir diyette etin değiştirilmesinin mutlaka daha az çevresel etki ile sonuçlanmadığını göstermiştir. Örneğin, toplam diyet enerjisini sabit tutarken etin yerini meyve ve sebzeler alırsa, sonuçta ortaya çıkan diyet aslında daha yüksek bir sürdürülebilirliğe sahip olacaktır. Ayrıca, çiftçilik yöntemi, coğrafi bölge, taşıma yöntemi ve yetiştirme koşulları gibi hususlar, gıda ürünlerinin çevresel etkisini güçlü bir şekilde etkiler.
Beslenme açısından bakıldığında, herhangi bir diyet değişikliği, sağlık için olası beslenme sonuçlarının yanı sıra tüm diyet bağlamında düşünülmelidir, örneğin süt ürünleri diyete kalsiyum gibi temel besinleri getirir. Sadece enerji alımına odaklanmanın da sera gazlarını azaltması olası değildir, çünkü etki seçilen gıda türlerine büyük ölçüde bağlı olacaktır, örneğin karbonhidratları düşük, et ve süt ürünlerinden zengin bir kilo verme diyetinin sera gazını azaltması pek olası değildir.
Et tüketimini yeterli miktarda almak gibi diyet değişiklikleri hem kişinin sağlığı hem de çevre için faydalı olsa da sağlık ve çevresel hedefler arasında başka potansiyel çatışmalar da vardır. Bir yandan balık, omega-3 yağ asitleri açısından zengin olduğu için çok sağlıklı olarak kabul edilir. Öte yandan, aşırı avlanma mevcut balık stoku için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Diğer bir örnek, çıkarılan yağın hiçbir faydasının olmadığı ve bu gıda israfını azaltmak için yenilikçi çözümlere ihtiyaç duyulan düşük yağlı ürünlerdir.
Ortaya çıkan soru, kişinin diyet yaşam tarzının aynı anda hem sağlıklı hem de sürdürülebilir olup olmayacağıdır. Bu başarılabilir olsa da, literatüre bir bakış, sağlıklı diyetlerin çoğu zaman mutlaka sürdürülebilir diyetler olmadığını ve bunun tersini de göstermektedir.
Sürdürülebilir diyet kavramı karmaşık bir kavram olmaya devam ediyor ve her zaman iyi anlaşılmıyor. Tüketiciler, gıda üretiminin iklim değişikliği üzerinde bir etkisi olduğunun farkında olsa da, çoğu araştırma, tüketicilerin sürdürülebilir diyetler hakkında açık bir bilgi eksikliğinin yanı sıra onlar hakkında birçok yanlış anlama olduğunu gösteriyor. Bunlar, diyet davranışlarını değiştirmeye yönelik engeller oluşturabilir. Bu nedenle, popülasyonda diyet davranışı değişikliğini mümkün kılacak şekilde iletişim kurarak tüketicilerin sürdürülebilir bir diyeti neyin oluşturduğunu anlamalarına yardımcı olmak önemlidir.
Sağlıklı bir diyetin çevresel açıdan sürdürülebilir bir diyet olup olmadığı sorusunun kolay bir cevabı yoktur. Bu derleme, iki ana zorluğu etkilemede gıda seçiminin önemini özetlemektedir: sağlık sorunları ve iklim değişikliği. Sürdürülebilirlik teriminin karmaşıklığı ve aynı zamanda sağlıklı bir diyete bakıldığında olası çatışmalar nedeniyle ortak bir yaklaşım gereklidir. Bu, çiftlikten çatala tüm aktörleri -tarım sektörü, gıda endüstrisi ve tüketiciyi- içermelidir. Günlük yiyecek seçimlerimizin sadece obezite üzerinde değil, aynı zamanda iklim değişikliği üzerindeki etkileri konusunda da farkındalık yaratmak için net bilgi ve iletişime ihtiyaç var .
ayhop.com’da Sağlıklı Yaşam alanında hizmet veren binlerce kuruma ulaşmak için TIKLAYINIZ !